Wednesday, February 24, 2010

Üremek için damızlığa gerek var mı?


















Bazılarınız fena halde sperm bankasından bebek sahibi olan kadınlara kızıyor.
Kızma nedenlerinin en başında ise “Babasız çocuk yetiştirilir mi?” serzenişi yer alıyor.
Açıkçası benim için de babasız çocuk doğurmak çok da cazip olmayan bir durumdu ve çoğunuzla aynı kaygıları taşıyordum.
“Nasıl bir kadın böyle bir karar alabilir ?!” bu durumu aklım almıyordu…
Şimdi o kadınları daha iyi anlıyorum…
Başıma taş falan düşmedi, sadece eteğimde ki taşları döküyorum…

Kadın üreme içgüdüsü ile bir erkeğe sevdalanıyor, sevgisine karşılık arıyor.
Erkekler, kadınların bu küçücük ihtiyacına karşılık vermekte zorlanıyor.
Kadın inciniyor, kırılıyor ve hayata küsüyor.
Tutunacak bir dal, karşılıksız sevgisini verebileceği bir canlıya ihtiyaç duyuyor ve Sperm Bank’ın %0 faizli sperm kredisine başvuruyor.
Erkek de bu arada boş durmuyor, teselliyi Remzi’nin pala bıyıklarında arıyor…
Kadın da erkek de şuursuzca mutluluğun peşinden koşuyor.

Peki ne oldu bize, neden böyle olduk?!
Kendimizi hemcinslerimizin kollarında teselli arıyor bulduk…

Günümüzde artık yapay organlar ile dokular yenilenebiliyor, hastalıklar daha oluşmadan önlenebiliyor ve hatta erkekler bile hamile kalabiliyor. İnsanlık gittikçe biyonik bir hal almaya başladı. Erkeksiz hayatlarımızda hem çocuk hem de kariyer yapmak mümkün.

Bütün bunlar iyi hoş da ya gönlümüzü kim yapacak?
Kırılan kalpler kim tarafından onarılacak?

Kadınlar, kendi babaları gibi bir erkekle evlenmek isterlermiş.
Yaygın inanış bu şekilde.
Şahsen ben de bu inanışa kendimi kaptırmak istiyorum.
Çünkü babam bir erkekten öte iyi bir insan.
Belki de ilişkilerimizde kadın ya da erkek olma kurallarını ihlal edip, önceliği insan olmaya versek hayattan daha fazla keyif alırız.
Babamıza hayranlığımız da onu bir erkek değil de erdemli bir insan gördüğümüzden değil mi zaten?

“Sen ne söylersen söyle, söylediğin, karşındakinin anladığı kadardır.”
Mevlana Celaleddin-i Rûmî

Sevgiler,
Nurhan Demirel

0 yorum: