Wednesday, February 24, 2010

Nasıl kilo verilir?

Malumunuz geçen yazımda da bahsettiğim üzere; yılbaşında doktorum Selmin Çetin Doğan ve en yakın kız arkadaşlarımla birlikte zayıflama ve şöyle bir silkelenip, kendimize gelme kararı aldık.
Hayatımda ilk defa yılbaşında “bu yıl şunu yapacağım” diye bir karar almış bulunmaktayım. Umarım kararımın arkasında durabilirim. Geçen hafta kararımı hayata geçirmek için ilk adımı attım ve kendimce hayatımda ufak tefek değişiklikler yapmaya başladım.
Biliyorum hiç kolay olmayacak.
Komşu Fırın’ın önünden geçerken koku alma duyularıma engel olmaya çalışacağım.
Canım Büyükada’daki Taş Fırın’ın bol soğanlı lahmacununu çektiğinde başka şeyler düşünmeye çalışacağım.
Kentucky Fried Chicken’ın hot wings ve biscuit’lerini tamamen hayatımdan çıkarmam lazım.
Burger King’in ateşli whopper’ına sesleniyorum: Lütfen ateş beni çağırmasın!

Artık hayatımda yepyeni bir sayfa açıyorum.
Bundan böyle kendime daha fazla özen göstereceğim.
Bilgisayar karşısında kamburum çıkana kadar çalışmayacağım.
Hafta da en az üç kere dışarı çıkacağım.
Haftada bir gün fotoğraf çekmek için sokakları arşınlayacağım.

Yukarıda saydıklarımı yaparak kilo veremeyeceğimin farkındayım. Piyasada satılan merdiven altı diye tabir edilen abuk subuk ilaçlardan da medet umacak değilim. Bunların dışında tv’lerde ciddi ciddi reklamları yapılan elma krommuş, yok biber hapıymış, lahana kapsülüymüş, x-tra gelmiş… Daha neler? Bu tarz ürünlerden medet umacak kadar vahim mi durum? Nerde kaldı kentli, kariyerli, iyi eğitimli kadın olmak?

Beş çaylarında padişah sofraları gibi sofralar kurup, böreği çöreği mideye indirdikten sonra diyet yapmam lazım diye vicdan yapan kadınlara benzetiyorum kendimi. Yemek yeme faslında herşey iyi güzel de sonrasında insanın içini bir huzursuzluk kaplıyor. Yediklerim boğazıma diziliyor bir bir. Bu duyguyu yaşamaktan bıktım, usandım. O yüzden artık bana vicdan azabı çektirmeyecek yiyecekler yemeyi tercih ediyorum. Sabah uyandığımda bir tane elma yiyorum. Sindirim sistemini hızla harekete geçiriyor ve bütün kadınların sinirlerini bozan şişkinlik ve hazımsızlık şikayetlerini gideriyor. Şiddetle tavsiye ederim. Bir de yoğurt yemeye başladım. İştahımı frenlemekte açıkçası çok işe yarıyor. Ne zaman acıksam ya elmalara ya da yoğurda saldırıyorum…

Selmin daha kaliteli ve sağlıklı bir yaşam için bana bir yol haritası hazırladı. İşe önce Check-Up yaptırarak başlamam gerekiyormuş. Açıkçası bırakın Check-Up yaptırmayı doktora gitmekten bile ödüm kopuyor. Türk filmlerinin doktor-hasta diyalogları gözümün önüne geldikçe bana bir haller oluyor. Sanki doktora gidince doktor bana 3 aylık ömrümün kaldığını söylecek! Doktora gitmedikçe ömrüm uzayacak gibi geliyor, kendi kendimi avutuyorum… Halbuki benim gibi bir insanın bu konuda böyle anlamsız kaygılar taşımaması gerekiyor. Anlamsız olduğunu biliyorum ama gene de bu duruma mani olamıyorum.

Selmin sadece Check-Up yaptırmakla kalmamamı, kadın hastalıklarına karşı da gerekli önlemleri almamı tavsiye ediyor. Tam anlamıyla sağlıklı bir kadın olmak için eğer varsa ufak tefek sorunların tedavisi ve takibini tam olarak yaptırmak gerekiyormuş. Korkularımı yenebilirsem neden olmasın?

Yoğun iş hayatım nedeniyle malumunuz fiziksel aktivite konusunda sınıfta kalmış durumdayım. Bu durumu değiştirmek için kendimce bir takım kararlar aldım fakat doktorun tavsiyelerini de göz önünde bulundurmak gerekiyor. Selmin’in söylediğine göre: “Düzenli yürüyüş yapmanın kilo verdirmesi, vücudu şekillendirmesi, vücut yağ oranını azaltıp kas oranını arttırmasının yanı sıra kalp-damar hastalıkları ve kanser’e karşı koruyucu olması özelliği var… Benim önerin bir pedometre alıp yavaş yavaş süreyi uzatarak 2 günde bir ortalama 10.000 adım olacak şekilde bir yürüyüş düzeni oturtman.

Yürüyüşten döndüğünde yere yatıp (Hayır, uyumayacaksın!! Bildiğin mekik hareketini yapman. Özellikle göbek bölgesinden sorunun olduğunu söylediğin için bu harekte hayat kurtarıcı olacaktır. 25′ten başlayıp haftada-2 haftada bir sayıyı arttırarak 100 mekiğe çıkmanı öneriyorum. Bu düzeni kurmak için harekete geçtiğinde önce belini en ince yerinden ölç, bel çevresi diye kaydet… Sonra kalça kemiklerinin hemen üstünden, göbek deliğinin üzerinde olacak şekilde ölç, göbek çevresi diye yaz. 2 günde bir yürüyüş + mekik’i düzenli olarak yap, 12 hafta sonra tekrar ölç… Mutlaka bir fark olması lazım… “

Gelelim zurnanın zırt dediği yere…
Ne yiyip, ne içeceğim ben? Nasıl besleneceğim?
Şimdilik sadece zararlı diye tabir edilen fast food, her türlü abur-cubur, bakkal ve marketten alabileceğin paketli gıdalar, içinde bol beyaz şeker olduğunu bildiğin tüm yiyecekler, tatlı-tuzlu her türlü pastane ürününden uzak duracağım. Tatlı krizim tutarsa da yarım kase sütlü tatlı yiyeceğim. Kahvaltıda yediğim yarım ekmekten vazgeçip, porsiyonlarımı küçülteceğim.
Ekmek genellikle kahvaltıda 1-2 dilim, diğer 2 öğünde 1′er dilim olarak tavsiye edilirmiş. Dilimler ince olacak ve ekmeklerin üstüne köyden gelen tereyağından sürülmeyecekmiş. Yanlız arada kedimizi şımartıp, ekmeğin içine kekik, nane, kırmızı biber vb. şeyler koyup, zeytinyağına banabilirmişiz. Ne zengin bir menü değil mi? İşim çok zor ama kararlıyım, başaracağım.

Sevgiler,
Nurhan Demirel

0 yorum: