Wednesday, February 24, 2010

LOST Uçak korkusuna neden oluyor!




Nurtopu gibi bir korkum daha oldu: Uçak korkusu!

Halbuki eskiden ne çok severdim çift motorlu uçağı. Binmeden önce içimi tatlı bir heyecan alır ve çabucak uçağımın havalanmasını isterdim.

Uçuş sırasında pamuk gibi bulutları hayranlıkla ve merakla izlerdim…
Mutlu olurdum.
Gelecekle ilgili hayaller kurar,
Herşeyin çok daha güzel olmasını umud ederdim.
Şimdiyse durum çok farklı…
Artık uçağa binmeye korkuyorum.
Bu durumun nedeni ise bütün sezonlarını bir nefeste izlediğim LOST dizisi.
Dizi sayesinde artık uçuş korkusu yaşayan bir insana dönüştüm.
Uçak daha kalkmadan, henüz anonslar yapılırken benim korkular start alıyor…
Acil durumda neler yapmamız gerektiği anlatılırken benim kafamda LOST yeniden senaryolaştırılmaya başlanıyor.

Uçak havalanırken paranoyalarım başlıyor….
Ya kalkışta uçağın kuyruğu yere sürterse diye ödüm kopuyor!..
Uçuş sırasında hele bir de pilot türbülans anonsu yaparsa siz beni işte o zaman görün…
Yolunda gitmeyen bir şeyler mi var yoksa?!…
Acaba uçağın motorlarında mı bir sorun var ?
Acaba kuş sürüsüne mi çarptık?..
Ya da iniş takımlarımız açılmıyor?!
Anlaşılacağı üzere kendimi yiyip bitiriyorum.

Henüz seyretmeyenler için dizi ile ilgili biraz bilgi vereyim. Dizide bir uçak kazası sonrasında bir adada mahsur kalan insanların hikayesi anlatılıyor. Bu insanların hayatı birbiriyle ilintili ve aslında o uçakta olmaları planlı bir eylem. Dizide karakterlerin Oceanic 815 sefer sayılı uçağa binmeden önceki hayatları ve gelecek yaşantılarında nelerle karşılacaklarını izliyoruz ve yaşadıkları şeylerden dizinin gidişatı ile ilgili öngörülerde bulunmaya çalışıyoruz. Nitekim dizi bizi tam bu noktada yanıltıyor ve hiç de tahmin etmediğimiz olaylar gelişiyor…

“LOST”ta bir dizide olması gereken her şey var; yakışıklı erkekler, güzel kızlar, gizem, aşk, entrika, eşsiz manzara, doğa üstü güçler ve insanın içinde söndürülmeyen bir merak ateşi yakan gizem… “Televizyon dünyasının en büyük yapbozu” olarak adlandırılan dizi, her bölümde insanın eline farklı bir parça veriyor. Ama o yapboz parçaları çok nadir bir araya geliyor ya da “parçalar bütünden fazla ediyor”.

LOST’un en bayıldığım karakteri tabii ki Sawyer yani Josh Holloway. Jack de hiç fena değil ama favorim gene de Sawyer. Resmen ağzım açık adamı seyrediyorum. Yüzümde bir de gevşeme, ağzım kulaklarımda…

Öyle görünüyor ki LOST yüzünden uçağa binemez hale gelsemde bu diziden vazgeçemeyeceğim…

Düşmek

“Uçak simdi
Düşüyor”
Dedi yanımdaki.
Düşmenin bilmesem
İnmek olduğunu
Azerice’de
Herhalde o saat
Yüregime inerdi.

Ataol Behramoglu

Sevgiler,
Nurhan Demirel

0 yorum: