Thursday, June 28, 2012

İstanbul moda başkenti olur mu?

İstanbul’da bu yıl bir şeyler oluyor. Yedi tepeli şehirde her gün yeni bir festival, yeni bir organizasyon, yeni bir etkinlik düzenleniyor. Yaşadığımız kent yepyeni bir kimlik kazanıyor. Bu hareketlenmenin başlıca nedenlerinden birisi ise İstanbul’un “2010 Avrupa Kültür Başkenti” seçilmesi. Şüphesiz kültürel zenginliklerimizin tanıtılması ve şehir insanlarının daha çok sanatla haşır neşir olması sevindirici bir gelişme. Ancak bu durum sadece bir yılla sınırlı kalmamalı. Burası İstanbul, medeniyetlerin buluştuğu ve Dünya tarihine yön veren bir şehir. Bu yüzden İstanbul’un şehir olarak kimliğinin projelendirilerek geleceğe taşınması gerekiyor. Şehrimizin Avrupa Kültür Başkenti seçilmesinden sonra ise yeni hedefimiz: İstanbul’un Dünya’nın 5. Moda Başkenti olması.  İstanbul artık Milano, New York, Londra  ve Paris gibi Dünya moda başkentlerinin içinde kendisine yer edinmek  istiyor. Üstelik sadece istemekle de yetinmiyor. Bunun için defileler, alışveriş festivalleri ve moda günleri düzenleniyor. Gerçekleştirilen bir çok organizasyonda devlet desteği alınıyor. Moda haftalarına bakanlar tarafından start veriliyor. Peki moda başkenti olabilmek için bütün bu saydıklarım yeter mi? Elbette yetmez. Konuyu uzmanına sordum. Bu hafta ki röportaj konuğum Türkiye’de modaya yön veren isimlerin başında gelen Yasin Soy…

Sizce İstanbul moda başkenti olabilir mi? Yoksa bu bir hayalden ibaret mi?Tanımayanlar için Yasin Soy’dan biraz bahsedeyim. Yasin Soy, Türkiye’de düzenlenen en önemli defilerin organizatörü, koreografı, kısacası her şeyi… En beğenilen defileleri o hayata geçiriyor. Kendisi 1975 Ankara doğumlu ve işletme mezunu. Koreograf olarak kariyeri  ise 1997 yılında özel bir defileyle başlıyor. Yasin Soy denince akla ilk olarak dekor ve sahne geliyor. Onun organize ettiği ve koreografisini gerçekleştirdiği defileler, adete görsel bir show özelliğini taşıyor. Bir çok güzellik yarışması ve moda etkinliğine imzasını atmış bir isim. Dolayısı ile ülkemizin önde gelen modacıları ve markaları onunla çalışmayı tercih ediyor. Yasin Soy, faaliyetlerini kendi adını taşıyan Yasin Soy Moda Organizasyon şirketi bünyesinde sürdürüyor. O, moda dünyasında hayalleri gerçekleştiren adam olarak biliniyor…

İstanbul dünyanın en önemli imparatorluklarına başkent olmuş bir şehir,bu stratajik olarak konumunu gösteriyor.Yani coğrafi olarak Modanın başkenti olmaması için hiç bi sebep yok.Hayal asla değil,gelecek bizi bekliyor.
İstanbul’un moda başkenti olabilmesi için neler yapmak gerekir?
Modanın başkenti olacak bir ülkenin dünya çapında tanınmış başarılı olmuş tasarımcıları ve moda evlerinin olması lazım. Türkiye’nin ne zaman dünya çapında marka ve tasarımcıları olursa o zaman moda başkenti’de olması çok daha kolay olacaktır.Yani her şey tasarımdan,marka olmaktan yeniliklerden geçiyor.

İstanbul’un moda merkezi olması konusunda Türk markaları yeterince istekli mi? 
Sadece Türk markaları değil, Devletimizde bu konuda çok başarılı çalışmalar yapmakta.

Artık sektör haline gelen diziler Moda sektörünü nasıl etkiledi? 
Popüler olan her şeyde moda vardır.diziler sayesinde insanlar modayı daha da yakında takip ediyor sanırım.

“İstanbul’un moda başkenti olabilmesi için öncelikle tasarımcılarımızın dünya markası olması gerekiyor.”
Türkiye’de moda kültürü oluştu mu? 
Kendimize özgü tasarımların yaratılması ile moda kültürünün pekişeceğini düşünüyorum. Kendimize özel tasarımları Cemil İpekçi gibi  tasarımcılar gerçekleştiriyor. Fakat biz cumhuriyet kurulduktan sonra Avrupa ile aynı giyim tarzını belirlemiş durumdayız.Bizim tasarımlarımız Avrupa da da giyiliyor, Amerika da da yani kendimize özgü çalışmalar kişiye özel çalışmalarda ön planda olabilir ancak.
Türkiye, fason üretim yapan bir ülke. Fason üretim yapmak da tekstilde güçlü olan ülkelerin olmazsa olmazlarıdır. Ama bugün İtalya’da neredeyse üretim yapılmıyor, sadece tasarım satılıyor. Bu da moda merkezi olmanın kuralı zaten. Biz, hem daha fazla tasarım yapıp, hem de üretmeliyiz. Çin malı ve uzak doğu ülkeleri ile kıyaslandığında Türk malı çok kaliteli ve daha kıymetli buda üretim bilinci ile kalifiye elemanlarla ilgisi olduğunu düşünüyorum.

Dünyaca tanınan markalarımız ve tasarımlarımız yoksa nasıl moda başkenti olabiliriz?
Dünyaca tanınan markalarımız ve tasarımcılarımızın olması moda başkenti olmamızı hızlandıracak ve kolaylaştıracak bir düşünce. Bu süreçte büyük ticaret hacmimizle yaptığımız uluslararası fuarlarla çok yol aldık zaten. Yani büyük ticari başarılar gerçekleştirdik. Önemli olan  doğru alıcı ile satıcıları bir araya getirmek…

Türk modacıları ülkemizin kültür miraslarından yeterince besleniyorlar mı? Moda ve sanat ilişkisinin başarılı bir şekilde yorumlandığını düşünüyor musunuz?
Sadece Türk modacılar değil, dünyadaki bir çok önemli tasarımcı Anadolu medeniyetlerinden esinlenerek, bir çok tasarım yapmışlardır. Bu topraklarda daha keşfedilecek çok şey olduğunu düşünüyorum….

“Sanatın her dalından besleniyorum.”
Bir defileye nasıl hazırlanıyorsunuz? Bu süreci anlatabilir misiniz? 
İşe konsept hazırlamakla başlıyorum. Konsept geliştirme konusunda çok yol aldığıma inanıyorum. Neredeyse yaptığım her defilede konsept ismi var. Bu konsepti izleyici kitlesi, tasarımlar ve mevsimsel sezonlara göre belirliyoruz. Bu da yaptığımız defileye sanat ve anlam katıyor. Daha sonra dekor, müzik, manken seçimi tamamlandıktan sonra stüdyoda koreografiler şekillenmeye başlıyor. Bu noktada müzik bizi yönetiyor.

Sizce bir defile nasıl olmalı? 

Koleksiyonla ve hatta şehirle bütünleşecek çalışmalar ticari başarı amacıyla da yapılabiliyor. Yani her şey tasarımları doğru bir şekilde ifade etmek.

Sahne sanatları ve görsel sanatlardan ne şekilde faydalanıyorsunuz? 
Günümüzde çok büyük bir yarış var özellikle teknolojinin durmadan gelişmesine ayak uydurmak lazım.bizden tüm imkanlardan yararlanıyoruz.

“Her şey tasarımcının hayalinin sahneye yansıtılması için”
Benim için bir defilenin amacı öncelikle tasarımcının hayalinin sahneye yansıtılması amacını taşıyor. İşte her şey bu amaç için. Biz koreograflar bunun için varız. Önce sahnede tasarımcının hazırlamış olduğu konsepti anlatıyoruz. Daha sonra finalde tasarımcı podyuma çıkıyor. Her defilede amacımız; konsepti, izleyiciyi etkileyecek maksimum görsellikle sahneye yansıtmak. Tabii ki müzik bu noktada en önemli argümanımız. Her şey 30 dk için!

Moda ve müzik ilişkisini değerlendirebilir misiniz? 
Müzik o kadar önemli ki… Bazen tasarımcı bile müzikten etkilenip, tasarım yapabiliyor. Bizim her şeyimiz, hayalimiz ve görselimiz müziklerin yönetiminde… Doğru müzik her şeyin başlangıcı…

Hazırlamış olduğunuz konsept defilelerden örnekler verebilir misiniz?





1- Başkent Moda Günleri- Anadolu Ekspresi Konsepti: Gerçekten ANADOLU EKSPRESİ benim hiç unutmayacağım bir defile. Anadolu Ekspresi, benim çocukluğumdan kalma bir duygu yoğunluğu idi. Yani çocukken bu ekspresle doğuya gider, yolda gördüklerimi not alırdım. Defilenin dekoru da bir çocuğun tren camından uzanarak, henüz çıktığı tünele baktığında gördüğü şeylerden oluşmuştu…


2- Cemil İpekçi defilesi- “Bir Doğu Masalı Dört Mevsim” Konsepti: Cemil ipekçi’nin bu unutulmaz konsepti Kasımiye Medresesi’nin eşsiz atmosferinde, teknolojinin son noktasında yapıldı. Kullanılan sistemle, medrese duvarlarında 4 mevsimi yaşadık ve yaşattık. Mardin gibi adeta bir açık hava müzesi olma özelliği taşıyan bir şehirde, böyle bir çalışma yapmak çok anlamlı ve muhteşemdi. Orada olmanızı çok isterdim. Kelimelerle anlatmak biraz zor oluyor…

3- Emel Acar defilesi – “Ay Çarpması” Konsepti: Emel acar defileleri her zaman farklı ve yeniliklerde dolu oldu… Ay çarpması şunu ifade ediyordu: Ay geceyi, Çarpması ise kıyafetleri vurguluyordu. Çırağan Sarayı’nda gerçekleştirilen defile muhteşemdi…

Bir defilede konsept dışında kıyafetleri taşıyacak mankenler de çok önemli. Siz koreografi dışında moda organizasyonları da yapıyorsunuz. Düzenlediğiniz organizasyonlarda yer alacak mankenleri hangi kriterlere göre belirliyorsunuz? 
Disiplin, yürüyüş, ifade, estetik ve ritm…

Türk mankenleri neden Victoria’s Secret defilelerinde göremiyoruz?
Bizim mankenlerimiz istemiyorlardır da ondan sanırım….

Victoria’s Secret defilelerine çıkabilmek için modellerde bazı standart özellikler aranıyor. Türkiye’de bu konu standartları olan marka ya da tasarımcılar var mı? Bir defileye çıkacak modeller neye göre belirleniyor?
Her tasarımcının,markanın kendine göre kriterleri vardır.Bu da hedef kitlelerine ulaşmak amaçlı yapılır.Siz orta yaşa hitap ediyorsanız, seçeceğiniz mankenler bellidir. Bana göre manken standartları uygun olduktan sonra en önemlisi disiplindir. Disiplinsizliği kimse kabul etmez.

Türk mankenler bildiğim kadarıyla iç çamaşırı defilelerine çıkmak istemiyorlar. Bu durumu profesyonelce buluyor musunuz?
Bir mankenin kıyafet seçme şansı yoktur. Fakat iç çamaşırını ayırmak lazım. Zaten iç çamaşırı mankenleri ayrı olur. Firmalar buna göre seçim yaparlar….
Röportaj: Nurhan Demirel

0 yorum: