Sunday, July 14, 2013

#DirenAtaşehir


Güne kuş cıvıltılarıyla başlamayalı uzun zaman oldu….
Artık her sabah kamyon ve kepçe sesleriyle güne uyanıyorum.
Haliyle sinirlerim yıprandı, en küçük şeyde arıza çıkaran bir insana dönüştüm.
Artık en küçük gürültüye de, korna sesine de tahammül edemiyorum.
Evimin önünde yaklaşık bir aydan beri hummalı bir inşaat çalışması var. Sabah erkenden başlıyor, gece geç saatlere kadar devam ediyor. Üstelik pazar günü de durmuyor. Onlar durmadıkça benim beynim kazınıyor, sinirlerim geriliyor…
O inşaatı yapanların, yaptıranların üzerine adeta bir panter gibi atlayıp, parçalamak istiyorum.
O kadar ashabım bozuk!

Gelelim evin önüne ne yapıldığına….
Bana ilk söylenene göre sözde “kültür merkezi” yapılıyor.
Halbuki yapılan “alışveriş merkezi”!
Kim yapıyor?
Ataşehir Belediyesi.
Peki bu kültür merkezi kisvesi altında yapılan alışveriş merkezini biz istiyor muyuz?
Hayır!
Alışveriş merkezi değil, park istiyoruz
3 yıldır burada oturuyorum. Bizim sitenin önünde boş bir arazi vardı. Daha önce pazar alanıymış. Hep komşularımla konuşurduk burası park olsa diye. Gezi olayları sırasında henüz inşaat başlamadan bu konu hakkında Ataşehir Belediyesi’ni aradım. Kendileri benimle bu konu hakkında görüşmek istediklerini, hatta varsa komşularımın başka taleplerini de kendilerine iletmemi söylediler. Ancak ertesi gün ne hikmetse 3 yıldır boş duran araziye birden iş makinaları girip, hummalı bir şekilde çalışmaya başladılar. Kültür merkezi yapacaklarmış! Öyle dediler. Daha sonra inşaat alanına tabela asmışlar “alışveriş merkezi” yapıyorlarmış.
Bu konuda CHP’nin en üst düzey yetkilileriyle görüşmeme rağmen sonuç değişmedi.
Kemal Kılıçdaroğlu ve peşindeki figüranları dörtnala Taksim Gezi parkı için koşuşturup, demeç verme telaşındayken, maalesef kendi belediye sınırları içerisindeki insanların istek ve taleplerini göz ardı ettiler. Buna ne denir peki?
Ben söyleyeyim “iki yüzlülük!
İşte ben bu yüzden senelerce siyasetten uzak durdum, siyasetçileri samimi bulmadım.
Hem iktidar partisini ölesiye eleştireceksin, hem de eleştirdiğin şeyin aynısını kat be kat kendin yapacaksın!..
Üstelik hak hukuk gibi kelimeleri ağzına pelesenk edip, her fırsatta  Anayasa Mahkemesi’nin kapısına dayanacaksın.
CHP’li Ataşehir Belediye Başkanı Battal İlgezdi’nin hakkında çıkan yolsuzluk iddiları bu kadar ayyuka çıkmışken, ne hakkından ne hukukundan bahsediyorsun sen?!
Siyaset işte… Herkes işine geldiği gibi davranıyor.
Kim bilir ne çıkarları var ki vatandaşın söylediğine kulak tıkıyorlar…

Saatli bombanın üzerindeki alışveriş merkezi
Siyasi çıkarlar söz konusu olduğunda çevre ve insan sağlığı hep ikinci, hatta üçüncü planda kalıyor. Siyasilerin kısa yoldan ceplerini doldurma ve hayatlarını garanti altına alma arzusu yüzünden olan hep vatandaşa oluyor.
Sorarım size: Hiç alışveriş merkezinin hemen dibinde benzin istasyonu olur mu?
Parayı verince oluyor. Neden olmasın?
Brandium’dan bahsediyorum.
Hani Ayşe Arman’ın reklamlarında ballandıra ballandıra anlattığı…
Manzarası Küçükbakkalköy’deki gecekonduları ve gümrüğe gelen TIR’ları görüyor…
Hemen dibinde de benzin istasyonu olan.
Hayal edin bir: Alışveriş yapıyorsunuz ve o benzin istasyonunda yangın çıktı…
Nasıl bir facia yaşanabileceğini düşünüyor musunuz?
Ya da alışveriş merkezinde bir yangın çıkıyor ve binadan düşen parçalar benzin istasyonunu da tutuşturarak, feci bir patlama yaşanıyor!
Resmen saatli bombanın üzerine bina yapmak denir buna! Kimse kusura bakmasın lütfen.
Ataşehir sınırları içerisinde bulunan bu alışveriş merkezi ile ilgili Belediye Başkanı’ndan, Vali’ye hatta Çevre ve Şehircilik Bakanı’na kadar konuyu ilettim ancak kimsenin umurunda değil.
Eğer bir gün orada bir felaket yaşanırsa, sorumluları bellidir. Hesabını sormak isteyen olursa onlardan sorabilir!..

0 yorum: