Thursday, March 03, 2011

Blogger'ların suçu ne?


Ne yazacağımı bilemiyorum.
Yazıyorum, siliyorum…
Tekrar yazıyorum, tekrar siliyorum…
Bu işin mantıklı bir açıklaması yok çünkü.
20-30 kişi korsan olarak Lig Tv yayını yapıyor diye binlerce insanın cezalandırıldığı nerede görürülmüş?
Resmen toplu katliam!…
“Burası Türkiye, burada herşey mümkün” şeklindeki mırıldandığınızı duyar gibiyim…
***
Haberi duyunca inanamadım, inanmak istemedim.
Benim internet sitem kapatılmadı  ama (kapatılmayacağının garantisi yok)  kapatılan siteler için gerçekten çok üzüldüm.
Hayatında 90. dk maç izlememiş bir çok kadın blogger da sansür kurbanı oldu.
Mağdurelerin suçu kabahatler kanununa göre;
Yemek tarifi vermek…
Dantel örneklerini paylaşmak…
Çocuğunun gelişimini yazmak…
İçini dökmek…
Ve giydiği kıyafetleri cümle aleme ifşa etmek!…
***
Günümüz dünyasında teknoloji hızla bilgiye erişimi kolaylaştırırken, malesef hala ülkemizde Ortaçağ zihniyeti hüküm sürüyor…
Hal böyle olunca haliyle uzaya ancak tüp reklamlarında çıkabiliyoruz.
Gene de belli olmaz belki Amerikalılar yoğun ısrarlarımıza dayanamayıp, torpil kontenjanından bir astronotumuzu uzaya götürürler…
Umutsuzluğa kapılmayalım gene de… Gün doğmadan neler doğar!..
***
Kendi kendime soruyorum: Her şey değişirken yasakçı zihniyet neden değişmiyor?
Neden bir kaç kişinin hatalı davranışlarının faturasını binlerce kişi ödemek zorunda kalıyor?!
Neden demokratikleşemiyoruz?
Ve en önemlisi yasakçı zihniyetlere düşünce özgürlüğümüzü gasp etme hakkını kim veriyor?
Blogspot.com ve diğer blog servisleri bizlere düşüncelerimizi özgürce ifade edebilme şansı tanıdı. Tecrübelerimizi, hayat görüşüşümüzü ve hayallerimizi bu servisler üzerinden milyonlarca kişiyle paylaşma imkanına sahip olduk. Bütün bu yazdığım eylemler artık yasak. Yasağı nedeni ise Digitürk’ün şikayeti. Digitürk daha önce de blog kapattırmıştı ama bloggerların sesi o vakitler bu kadar yüksek çıkmamıştı. Twitter ve Facebook’ta başlatılan “blogumadokunma” kampanyası , sınırları aştı ve uluslararası medyada haber oldu. Bir çok blog sahibi de Digitürk üyeliklerini iptal ettiryor. Digitürk’ün bu noktada nasıl bir kriz iletişimi uygulayacağını bekleyip, göreceğiz….
Burada tek suçlu Digitürk değil elbette. Gelişen teknoloji nedeniyle bilişim suçlarını önleme konusunda kanuni boşluklar var ve çıkan kanunların uygulanması da ayrıca bir alt yapı gerektiriyor. Haliyle çözüm toptan yasaklama ile çözülüyor. Digitürk bu işin böyle olacağını bilmiyor muydu? Bal gibi biliyordu. Bildiği için de bu süreci hızlandırmak adına davayı Diyarbakır’dan açarak, süreci hızlandırdı. Nitekim İstanbul mahkemelerinin iş yükü ortada… Bir de Google’la işbirliği içindelermiş. YouTube’a girip, istedikleri videoyu silibilme yetkisine sahiplermiş. Sonuçta herkese bu yetkiyi vermiyor Google. Mesela benim böyle bir yetkim yok. Muhtemelen bu yazıyı okuyanlar da böyle bir yetkiye sahip değiller…
O vakit insan şu şekilde düşünüyor: Madem ki Google ile bu şekilde bir ilişkiniz var pekala Blogspot için de kendileri ile görüşebilir, maç yayını yapan blogları engelleyebilirdiniz.
Alelacele mahkemeye başvurup, mağdurum da mağdurum diye sızlanmanıza ve blog yayınlarını durdurmanıza gerek yoktu.
***
Ortaokuldayım.
Teneffüs zilinin çalmasıyla birlikte derse yetişmek için hızlı adımlarla sınıfıma doğru yola koyuluyorum. Sınıfın kapısını açar açmaz tahtanın önünde tüm sınıfın sıraya dizilmiş olduğunu görüyorum.Öğretmense elindeki sopayla bana sıranın sonunu gösteriyor.
Ne oldu? diye soruyorum arkadaşlarıma ama ne olduğunu bilen yok.
“Herkes ellerini hazırlasın!” diyor öğretmen…
Hummalı bir hazırlık başlıyor.
Sıradaki çocuklar dışarıda buz tutmuş ellerini, avuçlarının içine sürterek ısıtmaya çalışıyor.
Isıtmaya çalışıyorlar ki elleri daha az acısın.
Öğretmen sıranın başından başlıyor…
Sırası gelen dayağını yiyor ve sırayı arkadaşına devrediyor.
Ve sıra bende!
Korkudan ellerimi nereye saklayacağımı bilemiyorum…
“Aç elini!” diye bağırıyor.
Ben bir şey yapmadım!
Suçum yok!
Neden dövüyorsunuz bizi?! diye kendimi savunuyorum..
Kulağıma eğiliyor ve “Tamam haklısın, suçun olmadığını biliyorum ama herkesi dövmezsem hırsız ortaya çıkmayacak” diye kulağıma fısıldıyor ve elime vurur gibi yapacağını ama vurmayacağnı sözlerine ekliyor.
Sopa hızlı bir şekilde havadan elime doğru iniyor ve tam da avuç içime yaklaşmışken yavaşlıyor…
Dayak yemiyorum ama hayatımın dersini öğreniyorum: Bu ülkede suçun cezasını sadece hırsız değil, herkes ödüyor!
Blogları kapatılan blog yazarlarına tek tek ulaştım ve  erişim engeli ile ilgili görüşlerini aldım.
İşte Türk bloggerların erişim yasağı ile ilgili görüşleri…
Styleboom – Styleboom.blogspot.com
Bugün blog yazan, blog okuyan, bugün paylasan milyonlarca kisiye cok buyuk bir “hak”sizlik yapiliyor, blog sahiplerinin en dogal hakki kanun bosluklari ile resmen gasp ediliyor. Ne giydiğini, yaptığı yemeğin tarifini, bahçesine ektiği çiçeğin filizini, izlediği filmin hissettirdiklerini yani “masumiyet”lerini paylaşan insanlar “suçlu” muamelesi görüyor.
İşin bilgi alma hakkını engelleme kısmı da cabası çünkü bloglarımız aracılığıyla sadece bilgiyi, tecrübeleri, birikimlerimizi paylaşmadık; blogosfer aslında kocaman bir akademi. İnsanların birbirinden, deneyimlerinden, duygularından bir şeyler “öğrendiği” bir okul! Biz bloglarımız sayesinde  hiç tanımadığımız insanlarla bağ kurduk, empatiyi öğrendik, sınırlı hayatlarımız dışındaki hayatlara dokunduk; bir gün yazmasak mesajlara boğulduk, takipçilerimiz bizi merak ettiler, sınava giriyorsak dua ettiler, hastalandığımızda tavsiye verdiler, kızdığımızda sakinleştirdiler. “Okumayı hiç sevmiyor bu gençlik” dedikleri gençlik bizimle “okumayı” sevdi, hatta “yazmayı” sevdi, özgür  olmak için okumak-yazmak gerek öğrendi.
Üstelik burada sözüm ona 1 mağdur -mağduriyet ne demek bilmesi gerekirken- zalimce 1000lerce mağdur yaratma vicdansızlığını gösterdi. Bu daha da acı. Yetmedi hem adli hem ahlaki ceza sistemimizin “genelleme” huyu yüzünden bir moda blogu olarak sanki yüz kızartıcı bir suç işlemişim gibi sayfamda o kocaman, kırmızı, beni fişleyen  ibareyle utandırıldım. Devletim, seçilmiş hükümetim, yargım benim onurumu koruyacağına, onuruma leke sürdü.
Bu yasak sonlanmadan blogumu bir başka yasağa kurban gideceğini bile bile başka bir platforma taşımayı, kaçırmayı, gerçekten suçluymuş gibi “kaçak” konumuna sokmayı reddediyorum. Herkesi bu yasağın kaldırılması için birlik olmaya, ses vermeye bekliyorum.

Selin Tugce UZUNKAYA – balgozlukiz.blogspot.com
Benim blogum daha 1 yaşını 6 mart’ta dolduracak ve dogum gunu arifesinde bu şekilde bir olay gerçekten beni çoküzdü.İlk başladığımda ne yapacağım,ne yazacağım bilemiyordum ama blog dünyası ve arkadaşlığı o kadargüzelki,herkes yardımcı oldu,herkesten birşey öğrendim.
Sabah işe geldiğimde maillerim yerine ilk önce kumanda panelime bakıp,kim ne yazmış incelemek işim olmuştuadeta.Eve gidince yorgun olmama rağmen,bilgisayarın başına geçip saatlerce araştırma yapmak,yazı hazırlamak banaçok büyük bir mutluluk veriyordu.
Blog bende bir bağımlılık haline geldi,dün sabah gelip yazılanları gördüğümde şok geçirdim.Tüm blogları tek tekokudum.Tekrar açılmaz korkusuyla blog penceremi asla kapatmadım.Ama sabah siteme girmeye çalıştığımda,kocamanENGELLENMİŞTİR yazısı hayatımında kocaman bir boşluk oluşturdu.Wp’den alan aldım ama inanın yazasım gelmiyor.
Bir kaç ay önce,iyi bir blog sahibesi bana haber vererek,bir sitenin link vermeden benim tüm yazı ve kişisel resimlerimialdığını söyledi..Siteye girince gördüm ki benden başka tüm blogların yazıları ve resimleri yayınlanmış..Benimanlamadığım çalıntı haber yapan siteler Google’dan reklam alıyorlar,şikayet etmemize rağmen kapatılmıyor.Ayrıcamahkemeye delil olarak sunsanız bile senelerce sürecek bir dava başlıyor.Google yada mahkemeler bu sitelere nedenkapatma kararı almıyorlar da tek bir lafla tüm blogspot’u kapatabiliyorlar?Gerçi bunun cevabı belli,hocamızın da dediğigibi”Parayı veren,düdüğü çalar”!
En kısa zamanda açılmasını ve yuvama geri dönmeyi diliyorum…

Selim Köroğlu -marshata.blogspot.com/
Desteğiniz için çok mütteşekkirim adım ve diger blogger arkadaşlarım adına.Bu durum asla küçümsenicek bir vaka değil.Bir çok kişinin gelecek planları blogu üzerine kurulu.Hatta bir çoğumuz günlük yaşantımızı bile blogumuzdan daha geride tutuyoruz, yapacağımız işleri blogumuza göre ayarlıyoruz .Blogumuz artık hayatımızın en önemli parçasıyken bunun bizden alınmasına izleyici kalmayacağız.Desteğiniz için yeniden yepekür ediyorum.

Elif Doğan – blogcuanne.com/
Gerçekten korkuyorum. Çocuk yetiştiyoruz, ne ögreteceğiz onlara? Korkmayı mı? Düşünmemeyi mi? Düşünmeyi ama söylememeyi mi? Kendini kurtarmayı, gerisiyle uğraşmamayı mı?
Emeğe yazık, elbette yazık. Blogspot’ta nice bloglar var. Kimi çocuğunu yazıyor, kimi hayatını. Kimi futbol eleştirisi yapıyor, kimi kitap paylaşımı. Bunlar nasıl görmezden gelinir?… Diye sorgulamaya gerek yok aslında. Şu anda SENELERDİR (Mustafa Balbay’ın tutukluluğu iki seneye yaklaşıyor) hüküm giymeden içeride olan insanları düşününce, milyonların yazdığı emekler boşa gitmiş, çok mu böyle bir düzende?
Insanlar çocuklarını Amerika’da doğuruyorlar. Amerikan pasaportu olsun, hayatı güvence altına alınsın diye. Olur da Turkiye’de çalkantı çıkarsa kaçabilsin, zorda kalmasın diye.
Çare bu mu? Böyle mi yapmalıyız hepimiz? En azından imkanlari olanlar? Bu şekilde sıyrılalım mı yani işin içinden? Hatta terk edelim ülkeyi, gidelim Amerika’da, orada burada yeni yaşamlar kuralım. Kendimizi kurtaralım. Çocuklarımızın geleceğini garanti altına alalım. Bu kadar basit mi?
Türkiye’deki gelişmelere çok sinirlenip, Türk olmaktan utandığım çokca an yaşadim geçmişte. Ama artık Türk olmaktan utanmıyorum.
Artık korkuyorum.

http://cerryyandmore.blogspot.com/
Blogspot’un kapatılması; düşünme, okuma, yazma, paylaşma, analiz etme, araştırma, soru sorma, merak etme kısaca koyun! ol demekten başka birşey değil bence. Günümüzde sosyal medyanın gücü tüm gündemi değiştirebilme noktasına gelmişken bizleri hiçe sayarak susturulmaya çalışmaları çok yıkıcı.
Bloggera bir şekilde ulaşılır DNS değiştirilir girilir, ya da world presse geçilir yazmaya devam edilir, ama bu bir çözüm değil.
Çözüm bu “yasak“çı zihniyetin değişmesidir.

Onur Çiçek – retromoda.blogspot.com
Bu son zamanlarda ard arda yaşanan bu olaylar ”youtube,fizy,blogspot” gibi tüm dünyayla gerçek iletişimi kurmamızı sağlayan bu servislerin ülkemizde engellenmesi sadece blog yazarlarına değil, hergün bu bloglardan yararlanan ve gündemi takip eden ülkemizde ki bütün insanlara ağır bir darbedir.
Çünkü günümüzde iletişim çağında yaşıyoruz ve hızlı bir bilgi akışının olduğu aşikar.Bu hızlı bilgiye ancak internet yoluyla ulaştığımızda gayet açık…Durum böyle olmasına rağmen iletişim çağında bizim iletişimimiz engelleniyor.
Digiturk’ün burada hakkını araması çok normal, çünkü milyonlarca dolar para ödedikleri yayını korsan olarak başkaları yayınlıyor.Asıl sorun Google’da ki ben bunun devletle de bir anlaşma içersinde olabileceğini de düşünüyorum.Google’a yapılan şikayetlerde google biz içeriğe karışmayız sistemimize de dışarıdan bir engelleme koyamayız diyor.Yani google’ın bu yasak yayını yapanı kendisi engellemesi gerekiyor.Durum böyle olunca hakim IP’ye girişi engelleme kararı veriyor. Üstelik bu içerik aslen blogger üzerinden değil başka bir siteden yayınlanıyor, blogger’ı sadece bir araç olarak kullanıyorlar. Subdomain dediğimiz altalan adı engellemesi yapmak mümkünken, belki de biraz da tehdit etmek için tüm alan adı hakkında erişim yasağı koydurtuluyor.
Bizim açımızdan bakıldığında son derece mağduruz çünkü yıllardır blog yazanlar var ve bütün emekleri boşa gidiyor. Blog benim ama ben göremiyorum.
Ben şöyle de açıklıyorum bu durumu; önce gözümüzü kapattılar youtube, sonra kulağımızı tıkadılar fizy, şimdi de ağzımızı kapatıyorlar blogspot…
Tabiki bu durumu değerlendiren bloglarda çıkmıyor değil wordpress alt yapısı kullananlar içerik girip paylaşmaya hız veriyorlar onlarıda ben, deprem yerinde hırsızlık yapanlara benzetiyorum, yağmacılar…
Bu durum yayın haklarına aykırı yayın yapan bir tv kanalı yüzünden bütün kanalların kapanmasına  karar verilmesi gibi… atasözümüz gerçek oluyor ”Kurunun yanında yaşda yanar.”
Blog yazarlarının temel amacı gezdiği, gördüğü yerleri, izlediği filmleri, katıldığı organizasyonları, kendi bakış açılarıyla ve daha birçok konu hakkındaki fikirlerini insanlarla paylaşmak.
Özgürlüktür yazmak.
Biz de bu düşünceyle başladık yazmaya. Kendimizce düşüncelerimizi, günlük yaşamlarımızı, hobilerimizi paylaştık sanal dünyanın sanal olmayan ortamında.  “Blog’uma erişimim engellenmişti Peki ya bizim suçumuz neydi ki; bir özgürlüğümüz böyle basitçe engellenebildi, sansürlenebildi?
“biz” özgürlüğümüzü geri istiyoruz!

Melike Çulcuoğlu- fashioncholicgirl.com
Ben blog yazmaya 2008 Ağustos ayında başladım . O zamanlar 14′ümdeydim , yakında 17′mi dolduracağım , dile kolay 2,5 yıl geçti , blog okumak ve yazmak bana gerçekten çok şey kattı . Ama şimdi saatlerimizi harcadığımız , düşüncelerimizi paylaştığımız  bloglarımız o kadar basit bir nedenden dolayı kapandı ki ben buna pire için yorgan yakmak bile diyemem , ev yanıyor farkında değiller . Ve üstüne üstlük Digiturk’ü rahatsız eden maç teknik olarak bir blogdan bile yayınlanmadı , sadece videonun kodu ile bir bloga eklendi ki kaynağı olmayan bir şey de yayınlanmaz ama sorunun köküne inebilmekten bile aciz insanlardan dolayı mağdur olduk . Bunu twitter’da Rtük’ün verdiği bir cezadan dolayı Digiturk’ü kapatmaya benzetmişler , çok hoşuma gitti .
Ben burda moda hakında fikir sahibi olduğumu dile getirdiğim için suçlu sayılıyorum. Güzel bulduğum şeyleri paylaştığım için suçlu sayılıyorum . Kullandığım ürünlerin yorumlarını yaptığım için suçlu sayılıyorum . Dinlediğim müzikleri , izlediğim filmleri önerdiğim için suçlu sayılıyorum . Şu durumda adalet var diyebilir miyiz ?
Birileri görmemizi (Youtube) , duymamızı (Fizy) , bilmemizi (Blogspot) istemiyor . Ve bunun arkasına inanılmaz saçma bahaneler koyuyor . Ama bizim de yapabileceğimiz bir şeyler olmalı . Emeğime ve blogger arkadaşlarımın emeğine saygısızlık ettiremem . Ve ne yapılması gerekiyorsa hazırım . Bloglarımıza dokunmayın ! Peki şimdi kimler biz blogger’ların yanında ?

Berrin Cantez – fingirdekdolap.blogspot.com
Merhaba Nurhan Hanım;
Sitenizi duymuş olsamda şu ana kadar fazla dikkatimi çekmemişti açıkcası ama bundan sonra sizi günlük olarak takip edeceğim ve çevreme de önereceğim (blogum açılsa bu daha kolay olur tabiki ama..) çünkü yazılarımızı destekleyen bize yardımcı olan firmalar , bagıra çağıra iyi günlerde yanımızda olan ve reklamlarını yapanlardan nerdeyse hiçbiri destek olmuyor bize… Destek olanlarda seslerini öyle alçalttı kı bir fısıltı adeta !!!
Ben birçok satış blogu gibi elimdeki fazla eşyamı takas etmek için girdim bu işe..
Bir yıl oldu bu blogu açalı. Sadece 100 kişi vardı görünende beni takip eden,  ama bu buz dagının sadece görünen kısmı.. Asıl görünmeyen emeklerimize yazık. Çünkü blog açmaya yardım ettiğim, önerilerde bulunduğum , mailleştiğim , sadece sohbet ettiğim , yeni haberleri aldığım onlarca kişi vardı beni izleyenlerden ayrı…Hiç görmedim bir çoğunu, ama hergün konuşuyor yazışıyor, birbirimizi takip ediyorduk…
Ben sadece yeni başlayan biriydim.. Peki bu işi yıllardır sponsorlar eşliğinde yapan kişilerin sesleri nerde ?…
Benim genel alanım modaydı… Hayatta modadan daha önemli şey yok mu? Var elbet . Sağlık var teknoloji var iş var …ama benim gördüğüm kadarıyla genellikle kadın ve kadınsal mevzular üzerine kurulu bloglar ayaklanmış durumda. Neden ?
Ben blogumu taşımadım.. Yedeklemedim… Hatta yazılarımı kopyalamadım… Çok düşündüm dün akşam ama yapmadım. Neden yapacaktım ki… Başka birgün başka bir yere tekrar taşınmak için mi? Nerde özgürüm.. Türkiye’de değil…
Bütün bunların en kötü yanı günlüğümün yırtılıp atılması değil… Ağzımın kapatılması da değil… Emeklerimin boşa gitmesi yada arkadaşlarımı kaybetmek de değil.. En kötüsü Türkiye’nin dışardan görüntüsü oldu.
Ben yarı Alman bir ailede yaşıyorum.. Öyle Almancı denilen Türklerden değil… Türkiye görmemiş Almanlardan… Bizi nasıl gördüklerini az çok herkes biliyor.. Kadınların sokağa çıkamadığı, İslam kurallarının geçerli olduğu , siyaha bürünmüş zihniyetlerle dolu geri kalmış bir ülkeyiz onların gözünde…
Bu blog ile çevreme özgür olduğumu kanıtladım.. Arkadaşlarımın da özgür olduğunu gösterdim… Yabancı ülkelere özenti duymadığımı , onları taklit etmediğimi , kendi fikirlerimi ortaya koyduğumu kanıtladım… Ve inandılar .. Ta ki beyaz üzereni çizilmiş o kırmızı kelime sırasını Digitürk yalanıyla ekranıma çiziktirinceye kadar yüce adaletimiz…
Umarım yazınız başarılı olur.. Umarım size yardımcı olmuşumdur… Sizi severek takip edeceğim…

Gizem İpek- gzmlounge.blogspot.com
Gerçekten dünden beri üzüntü, öfke ve hayalkırıklığı duygularını ard arda yaşıyorum. bir seneden fazla bir süredir blog yazıyorum ve blogum benim bir parçam gibi oldu çünkü orda üzüntümü, neşemi, derdimi tasamı, hayallerimi isteklerimi her şeyimi paylaşıyorum ben ve iki gündür yazmak isteyip de yazamamak beni inanılmaz yaralıyor…Haksız yere gördüğümüz bu muamele ise üzüntü ve öfkemi arttırıyor… Son yıllarda artan yasaklarla aydın kesimin önü kesilmeye çalışılıyor ve birkaç kişinin yaptığı bir şey yüzünden yüzbinlerce blog yazarı mağdur durumda şuan…Ben blog yazarı olduğum kadarda okuyucusuyum ayrıca…Bir çok şey öğrendim sosyal medyadan, bir sürü arkadaşım oldu hepsi birbirinden tatlı ve değerli…Ama bir sabah uyanıyorum ve bunların hepsinin bir anda benim hayatımdan alındığını çalındığını öğreniyorum…Kişisel alanıma kim ne hakla böyle bir engel koyabilir benim…Bu yasakçı zihniyet daha ne kadar devam edecek?
Konu ile ilgili çok doluyum o yüzden düzgün cümleler kuramıyorum kusura bakmayın ama şuan içimden geçenleri kelimelere döktüm dökebildiğim kadarıyla…
Size de ayrıca teşekkür ederim bu şekilde bir yazı hazırlamayı düşündüğünüz için…

S. Ece Kaya- guzelblogum.com
Blogger.com sitesinin ve burada bulunun milyonlarca blogun, illegal yayın yapan birkaç adet blog yüzünden kapatılması elbette birçok blogger gibi beni de çok üzdü. Daha önce benzer durumları video paylaşım siteleri ile ilgili olarak da yaşamıştık. Artık internetle ilgili yasalarda, istenmeyen içeriğe karşı düzenlemelerin o sitelerin içeriğin bulunduğu sayfalarla sınırlı kalmasını sağlayacak şekilde düzenleme yapılması acil olarak gerekiyor. Futbolla ilgisi olmayan Digitürk maçlarını yayınlamayı aklından bile geçirmemiş binlerce blogger bloglarını kullanamıyor. Bazıları bloglarından Adsense gibi uygulamalarla reklam geliri de elde ediyordu ve maddi açıdan zor duruma düştüler. Bu durumu yetkililerin göz önünde bulundurmalarını ve binlerce vatandaşın mağduriyetlerini giderecek bir düzenleme yapmalarını temenni ediyorum. Uygunsuz içeriğe karşı çözüm site kapatmak olmamalı, sonuçta site kapanınca içerik kalkmıyor sadece ülkemizin internet kullanıcıları göremiyor ama dünyanın kalan bütün ülkelerinden bu içeriğe yine ulaşılabiliyor.

Birben Özdemir annelerindunyasi.blogspot.com/
Blogspot.com’a erişim yasagi getirilmesi sonucu söz konusu suçu işleyenlerin kişilerin değil, toplumda önemli bir yeri olan ve yeni yeni keşfedilmeye başlanan blog yazarlarının mağdur olması hepimizi üzmüştür.
Bizler anneliğin kadına kattıklarını anlatırken bir yandan da yazdığımız tecrübelermizle bir çok anneye ışık oluyoruz.Böyle bir misyon yüklenmişken yapılan kısıtlama bizi sadece belli bir süre etkileyebilir.Eminim bir çok blog yazarı farklı yollardan okuyucularına ulaşmak için çalışmalara başlamıştır.
Verilen kararların oluşacak toplumsal etkilerini, hassasiyetle inceleyen bir hukuk düzeni hayali kurmaktayız.

Blogspot.com’a getirilen erişim yasağı gerçekten benide çok üzdü. Henüz çok yeni olan blogum benim içimi döktüğüm, kafamı dağıttığım, özgürce fikirlerimi paylaştığım bir platformdu ve bunu elimden aldıkları için bütün blog yazarları ve okurları gibi bende kızgınım. Sizinde söylediğiniz gibi neden demokratikleşemiyoruz acaba biz? İlk duyduğumda bunun çok siyasi bir şey olduğunu aklımdan geçirmeden edemedim. Konu ister moda ister spor ister siyaset olsun, fikirlerimizi rahatça ifade edebilmemiz bazıları tarafından tehlike olarak görülüyor. Youtube, google, blogspot’la başlayan bu kısıtlama furyasına çok yakın zamanda facebook ve özellikle twitter’da eklenecektir diye düşünüyorum. Çünkü özgürüz biz orda. Dolayısıyla Digiturk’un şikayeti üzerine kapatılmasını bir bahane olarak görmeden edemiyorum. Neden sap ile saman ayırdetmek yerine toptan bir kısıtlamaya gidildi ki? Evet fesatım belki biraz ama böyle düşünmek benim elimde değil.
Biz düşüncelerimizi blogspot.com‘da yayınlayamasak bile başka yerlerde paylaşırız elbet. Ancak neden farklı ortamlar arayışına girmek zorunda kalalım ki? Bloglarını yayınlayan veya blogu olupta sadece kendine saklayan veya blogları okuyan herkesi vurdu bu kısıtlama maalesef. Bu yüzden ‘Bloguma Dokunma’ kampanyasına sonuna kadar destek veriyorum ve memnuniyetle haberinize katkıda bulunmak isterim.

Bir buçuk yıl önce yaşadığım şehrin değişmesiyle blog yazmaya başladım; eğer bugün hala aklıma mukayet olabilmiş ve sağlığımı koruyabilmişsem bu orada yazı yazarken tattığım özgürlüğün bünyeme çok iyi gelmesinden kaynaklıdır. Sonra bir sabah uyanıyorum ve kendini bilmez birkaç kişinin yaptığı bir düzenbazlığa kurban giden masum 4 milyon insandan biri olduğumu öğreniyorum. İnanın bana canım yandı ve hakkımı sonuna kadar arayacağım. Bütün derdim sıkıntım gecem gündüzüm o blogtaydı benim; kimsenin anılarımı ortadan kaldırmaya hakkı yok!”

Gülşen Dinçer - gzgzel.blogspot.com/
Sayfamda o kırmızı yazıyı gördükçe kendimi sorguluyorum: Bunu hak edecek ne yaptım? Düzgün bir insan olarak yaşadığım bu ülkede suçlu muamelesi görüyorum …Bu yapılan trafik kazası oluyor diye bütün araçları ortadan kaldırmaya benziyor ….

Mustafa Soydanmustafasoydan.blogspot.com
En büyük hata yasadaki uyumsuzluk mu denir, hata mı denir bilemiyorum…
Birkaç kişinin yaptığı hata yayınlamış olduğu sistemi tamamen kapatılmasına neden olacak bir karar verilmesi inanılır gibi değil ama dün duyduğum okuduğum bir habere göre ise Digitürk’ten yetkili biri “google’a bu kullanıcıları şikayet ettik ama aldırmadılar” diyor.
Yani sizin anlayacağınız kimi ne için suçlamalıyız o da tamamen karışmış durumda ama genel bir çerçeveden bakıldığı zaman bu ülkede böyle şeyler olmamalı artık.
Kendimizi küçük düşürüyoruz ve kendi kendimize düşman oluyoruz. Umarım bir an önce herşey düzelir bizde bloglarımıza kavuşabiliriz.

Youtube ve Fizy’nin kapatılmasından sonra Blogspot’un da binlerce blog yazarı mağdur edilerek kapatılabilmiş olmasına şaşırmadım. Şu an çeşitli sosyal mecralarda @blogumadokunma oluşumunu sonuna kadar destekliyorum. Bununla birlikte herhangi bir nedenle blogspotun yeniden açılıyor oluşu beni umutlandırmaz, mutlu etmez. Çünkü, kim bunun bir daha olmayacağına dair garanti verebilir ki… Yarın yine bir kurum “mağdur” olur, bireylerin maduriyetini hiçe sayarak yine aynı aksiyonu alır. E ne demişler, filler dövüşse de sevişse de çimen ezilir. Belki de internette blogger haklarını da koruyan bir oda veya kurumsal bir yapı olmalı ki, bireysel çabalar bir anlam kazansın…

Billboardlarda çarşaf çarşaf ‘hayallerine dokun’ afişlerini gözümüze sokan Digitürk’ün,tüm yaptığı ‘hayallerine dokun’mak olan blogger’ların önüne isteyerek ya da istemeyerek çektiği bu set,benim ve milyonların(evet,bu kadarız) hayalleriyle arasındaki köprüleri yıktı.
13 yaşından beri her üzüntümü,sevincimi bir şekilde yansıttığım blog’uma bırakın içimi dökmeyi,uzaktan bakamıyorum bile… Peki suç bunun neresinde,yasağı haketmek bunun neresinde,burda;bu 18 milyon insanın içinde kaç kişi illegal bir iş peşinde? 100-1000? Biz bunu haketmedik Digitürk; blogumuza dokunma ki hayallerimize dokunalım..

Ülkemizde gitgide gelişmekte olan sosyal medya alanının belki de en çalışkan grubu bloggerların elinden bu haklarının alınması hem de bunun sebebinin sayıları belki de bir elin parmağını geçmeyecek blog yüzünden yapılması yeterince acıtıcı iken bloguma ulaşmak isteyen insanların ‘ERİŞİM MAHKEME KARARI İLE ENGELLENMİŞTİR’ ibaresi ile karşılaşması benim en çok içerlediğim nokta oldu.İnsanlarla hiçbir ücret veya çıkar talep etmeden bilgi alışverişinde bulundum ve potansiyel suçlu oldum. Moda ile ilgili bildiklerimi deneyimlerimi paylaştım ve bu büyük suçumdan ! ötürü bloguma erişim engellendi..İşin trajikomik tarafı ise eş zamanlarda buna neden olan firmanın ‘Hayallerine Dokun’ temalı reklam kampanyasına başlamış olması.. Bırak da ‘HAYALLERİMİZE DOKUNALIM’….
Bu konuyla ilgili desteğiniz için çok teşekkür ediyor kısa zamanda bu saçma kısıtlamanın kalkmasını ve sosyal medyanın bloggerlarla güçlenmesini diliyorum..

0 yorum: