Saturday, October 23, 2010

Türkiye'nin en başarılı kadınlarından biri: Meral İnci Zaim

meral-inci-zaim

Türkiye’nin önde gelen akü üreticilerinden İnci Holding’in kurucusu Cevdet İnci. Eşi ile birlikte bin bir zorluk içinde 5 kızını okutmuş,  sıfırdan başlayarak büyüttüğü şirketini kızlarına emanet etmiş cefakar ve ileri görüşlü bir baba. Şimdi yönetime yeni kuşaklar ve aile dışından katılan üst düzey yöneticilerle gurup daha da güçlenmiş, işler gelişerek devam ediyor. Bu haftaki röportaj konuğum bünyesinde İnci Akü, HL-Jantaş, HL-İnci, İncitaş, Cimak, ISM, İnci Lojistik, Konkur İnşaat ve İnci Sigorta şirketlerini barındıran, İnci Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı ve başarılı bir iş kadını olan Meral İnci Zaim…

Meral İnci Zaim’i kendi ağzından biraz tanıyabilir miyiz?
İş hayatına Boğaziçi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği’ ni bitirdikten sonra 1979’ da grup şirketlerinden Jantaş’ ta başladım ve grup şirketlerinde çeşitli yönetim kademelerinde görev aldım. 1982’ den bu yana İnci Holding yönetim kurulu üyesiyim. 2003–2005 yılları arasında İnci Ailesi Konsey ve Meclisi Başkanlığı yaptım.
Mustafa Zaim ile evliyim ve bir kızım var.
2010 yılı başından itibaren İnci Holding Yönetim Kurulu Başkanıyım. Bizi başarıya taşıyan en önemli itici güç; kendimize, ekibimize inanmak ve güvenmektir.
Nasıl bir yöneticisiniz? Çalışanlarınızın görüşleri sizin için ne kadar önemli?
Takım çalışmasına ve disipline  önem veririm. Detaylarda titiz davranırım. İşyerinde huzurlu ve mutlu bir ortam olması gerektiğine inanırım. Yaptıkları işi seven, kendilerini sürekli eğitip geliştiren kişiler mutlu, yaratıcı ve verimli olur. Çalışanlarımızın görüşleri çok önemlidir.  Bir iş ile ilgili en iyi görüşü ve gelişmeyi işi yapan kişi gerçekleştirebilir.
Ailecek bir şirketi yönetiyorsunuz ve bu işi oldukça iyi başarıyorsunuz.  Başarınızın sırrı nedir?
Çalışma ortamında yarattığımız pozitif iklim ekip çalışması, yaratıcılık ve kuruma aidiyet duygularına çok önemli bir zemin hazırlıyor. Şeffaf yönetim ilkelerimiz sayesinde kurum içi bilgi ağımız ve her kademedeki çalışanımızın iş süreçlerine katkı sağlaması için hazırladığımız ortamlar bizi başarılı sonuçlara götürüyor. 
Türkiye’de aile şirketi yönetmenin avantajlarını ve dezavantajlarını değerlendirebilir misiniz?
Aile şirketi olmanın gerek Türkiye’ de, gerek Dünya’ da birçok avantajları vardır. Kurumun kurucusundan başlayan manevi değerleri, ilkeleri kuşaktan kuşağa geçerek ve zenginleşerek, şirketin kültürel profilini oluşturur ve şirket değerleri olarak kurumsal kimliğe yansır. Aile şirketleri daha hızlı hareket ederek günümüzün dinamik ortamında hızlı manevralar yapabilir.
Aile yönetiminin hakim olduğu kurumlarda, çalışan memnuniyeti ve ortak değerler en az ekonomik verimlilik kadar önemli olup, sadakat ve aidiyet duygularının maksimize edilmesi için önemli çalışmalar yapılmaktadır.
Aile şirketlerinde birçok zorluklar da yaşanabilir. Aile büyüdükçe ortak olan aile bireylerinin menfaatleri birbirine uymayabilir. Aile şirketlerinde 3. kuşağa geçen aile sayısı %14 gibi olduğu düşünülürse kurumların tarihsel sürecinde kopmalar ve bölünmelerin sıkça rastlanan örnekler olduğunu biliyoruz. Şirkette çalışıp ailenin dışından olanların ilerlemelerinde bir engel olmadığına şirketteki menfaatlerinin de en iyi şekilde korunuyor olduğuna inanıyor olmaları gerekir.
Mutlaka iş, ortaklık ve aile şapkalarını ayrılması ve bu rollere göre konumlandırmanın yapılması çok önemlidir.
Erkeklerin hakim olduğu bir sektörde, kadın olmak nasıl bir duygu?
Hem erkeklerin hem de kadınların kafalarında liderlikle bağdaştırılan tipik davranışlar var. Ancak bu davranışlar, kadınlardan beklenen davranış biçimine göre ve kadınların genelde sergilediği liderlik biçiminden daha atak ve baskıcı. Bu nedenle kadınlar kendilerinden “beklenen” stille etkili lider olarak görülmeme ihtimali taşıdıkları gibi, bunun tersine erkek gibi yönetmeye çalışan kadınlar da iki cins tarafından da hoş görülmüyor. Bu da kadın yöneticiler için bir ikilem oluşturuyor.
Kadın yöneticileri erkeklerden ayıran en önemli özelliklerden biri, kadınların hedeflediği başarı kriterlerinin arasında iletişim yönetimini en az üretim kadar önemsiyor olmalarıdır. Bunun dışında, risklerin fazla olduğu ve geleceğin çok iyi düşünülmesi gereken bir ortamda yaşıyoruz.  Önsezilerin güçlü olması, planlı-programlı olmak, sorumluluk duygusunun yüksek olması kadınların çoğunun doğasında var. Kadınların bunları iş yaşamına taşıyabilmeleri kadınlar için avantaj olabilir.
Kadın ya da erkek, sorumluluğu alabildikten sonra farklı yolları izleseler de başarıya ulaşmada cinsiyet farkı olmadığını düşünüyorum. Yine de kadın cinsinin iş dünyasında aktif olmasıyla birlikte, yöneticilik anlayışında olumlu gelişmeler yaşıyoruz. Kadınlar hangi iş kolunda olurlarsa olsun, gelişmiş insan ilişkileri, EQ’ ları ve planlama yetenekleri sayesinde iş dünyasına yeni yönetim anlayışı getirdiler. Üstelik kadın yöneticileri düzen ve takibe dayalı iş anlayışlarında, baskıcı bir otorite kurma amacının olmadığını da görüyoruz.
Kadın yöneticiler günümüzde aile içi sorumluluklarını yerine getirirken, bir yandan da iş hayatının gereklerini yerine getiriyorlar. Kadın yöneticilerin duygusal davranacağı ve ast üst ilişkisinde başarılı olamayacağına inanılırdı. Artık, güç bilgiyle yönetiliyor.
Türkiye’de kadınların iş yaşamına katılımlarının yeterli düzeyde olduğu söylenemez. Sizin yönettiğiniz şirketlerde kadın istihdamının artırılmasına yönelik çalışmalar yapılıyor mu?
Saygıdeğer babamız, iş hayatında hiçbir zaman cinsiyet ayırımı yapmamıştır. Bizi bu anlayışla yetiştirdi. İyi bir yönetici olmanın alt koşulunun; eğitim altyapısı, iş tecrübesi, kişisel yetkinlikler olduğuna inanırdı. Bu anlayış holdingin istihdam politikasında da hakimdir. Çünkü iş hayatının meydan okuyan yönüyle baş edebilmek için iyi bir donanım gerektiriyor. Bu yüzden de, holdingimizin istihdam politikasında cinsiyetten çok, kişisel ve teknik donanımlı yetkinlikler ön planda tutuluyor ve şu an İnci Grubu Yönetim Kurulu’ nda ağırlık kadın yöneticilerdedir.
Sizce ülkemizde başarılı kadınların sayısı neden bu kadar az?
İş hayatında kadınların teşvik edilebilmesi için önce ailelerin bu konuda eğitilmeleri gerektiğini düşünüyorum. Kadın çalışanların en az aynı pozisyondaki erkekler kadar etkili ve eğitimli olması gerekiyor. O zaman Türkiye ekonomisine gerçek katkı sağlanır.
Geleneksel olarak erkeklerin çalıştığı, kadınların ev işlerini yaptığı bir toplumdan geliyoruz.  Bunu hala sürdüren, kızlarının eğitimine yeteri kadar yatırım yapmayan, bunu gerekli görmeyen aileler mevcut.   O nedenle bu konuda her şeyin ötesinde ailelerin bilinçlendirilip gençlerin teşvik edilmesi gerekiyor.
İş sadece ailelerin eğitimiyle de bitmiyor, iş yerlerindeki kadınların ve erkeklerin farklılıklarını anlayarak ve saygı duyarak daha iyi ve uyumlu çalışmayı öğrenmesi gerekiyor. İş yerlerinde sosyal ağlar ve aktiviteler, kariyer planlama ve performans değerlendirme kadınlara daha uygun hale getirilebileceği gibi erkeklere de aile yaşamını desteklemeleri için bazı imtiyazlar tanınmasının faydalı olacağına inanıyorum.
Sizin de bir kızınız var. Onu nasıl yetiştiriyorsunuz? Çalışan bir anne olarak kızınıza yeteri kadar zaman ayırabildiğinizi düşünüyor musunuz?
Çalışan bir iş kadını olarak öncelik her zaman kızımın olmuştur. Çocuklarımıza ayırdığımız zamanın niteliğinin önemli olduğunu düşünüyorum. Kızımın kendi ayakları üzerinde durabilen, çevresine faydalı bir birey olarak yetişmesine özen gösterdim.
Diğer aile bireyleri gibi sizin kızınız da ileride aile şirketinde mi çalışacak?
Kızım Şelale grup dışında kendi hedeflerine uygun bir işte çalışmaktadır. Kariyer konusunda ailemizde her birey serbesttir. Gurupta çalışmaları yüreklendirilir.  Şirkette çalışmak isteyenler aile üyeleri uygun pozisyon olduğunda insan kaynakları ve amirleri tarafından değerlendirmeye tabi tutularak işe başlarlar. Gurup dışında çalışan aile bireyleri için bir zorlama söz konusu değildir.
Babanız Cevdet Bey’in adını taşıyan bir de vakfınız var? Vakfın çalışmalarından bahsedebilir misiniz?
Türkiye’nin gelişen dünyadaki en önemli avantajı olan genç nüfusunun iyi yönlendirilip,  nitelikli ve kaliteli işgücüne dönüşmesinde eğitimin çok önemli olduğunu düşünen İnci Grubu, bu sosyal sorumluluk bilinciyle Cevdet İnci Eğitim Vakfı (İNCİVAK)’nı kurmuştur.
İNCİVAK, ihtiyaç sahibi başarılı  öğrencilere eğitim bursları vermekte; meslek okulları ve üniversitelere laboratuar, yurt ve eğitim binaları bağışlamakta; bilimsel, ekonomik, sosyal ve kültürel alanlardaki araştırmalara ve etkinliklere destek olmaktadır. Bu kapsamda tamamlanan projelerden bir tanesi 2000 yılında hizmete giren, 2008 yılında ek binalar ile desteklenen ‘Sultanhisar Cevdet İnci Öğrenci Yurdu’dur. Diğeri de son dönemde yapımı gerçekleştirilen Adnan Menderes Üniversitesi Karacasu Memnune Yarenci İnci Meslek Yüksekokulu’dur. Okul, 21 Ekim 2009 tarihinde açılışı yapılarak eğitim ve öğretime kazandırılmıştır. İNCİVAK 2008 yılından bu yana kamuya yararlı vakıf statüsündedir.
Kız kardeşler arasında kavga kaçınılmazdır. Herhangi bir nedenle kız kardeşlerinizle kavga ettiğiniz olur mu? Hangi konuda anlaşamazsınız?
Beş kız kardeşiz ve hepimizin fikirleri birbirinden farklıdır. Bir konu gündeme geldiğinde tüm taraflar dinlenir sonunda fikir birliği veya çoğunluğun fikri doğrultusunda aksiyona geçeriz. Bugün yönetim kurulunda 3. kuşak ve kan ve evlilik bağı dışında üyelerimizle de bu kültürümüzü devam ettirmekteyiz.
Kariyerli bir kadın olmanın zorluklarını yaşıyor musunuz?
Çalışmaya başladığım dönemde gerek evimin organizasyonu gerekse kızımın bana daha fazla gereksinimi olması nedeniyle çok yoğun olduğum dönemlerim oldu. Başta babam ve annem olmak üzere çalışmamız her zaman çok desteklendi. Bizim yetiştiğimiz ortamda kadın erkek fark etmez çalışmamak düşünülemezdi. Çalışan kadına birinci desteğin erkeklerden geldiği bir ortamda yaşadık. Şu anda eşim, kızım, çalışma arkadaşlarım bana çok destek oluyorlar. Ben şu anda iş hayatında kadın olmanın zorluğu değil avantajlarını yaşıyorum.
Kariyerlerinde başarılı olmak isteyen kadınlara önerileriniz nelerdir?
Çalışan kadının önce kendisine, sonra ailesine ve ülkesine daha yararlı olduğuna inanıyorum.
Bir kadının çalışması evine ve çocuklarına olan sorumlulukları nedeni ile zaman zaman çok güç olabiliyor, zorluklardan yılmamalarını öneririm. Türkiye’ nin dünya ekonomisindeki hak ettiği yeri alabilmesi için kadınların iş hayatındaki etkinliğinin artması önemli bir sorumluluktur. Bu sorumluluğu sadece kadınlara yüklemek olmaz. Kadınların çalışmalarının teşvik edildiği ve desteklendiği ortamı ve kültürü hep birlikte yaratabilmemiz gerekir. Kadınların yuvada oturduğu erkeklerin avlanmaya, savaşa gittiği çağ çok geride kalmıştır.  Çalışan kadının önce kendisine, sonra ailesine ve ülkesine daha yararlı olduğuna inanıyorum.
Bütün gününüz çalışmakla geçmiyor herhalde. Ev işleri de yapıyor musunuz? En son hangi ev işini yaptınız?
Çok yoğun bir çalışma hayatım olduğu için ev işlerinden kendimi mümkün olduğu kadar uzak tutmaya çalışıyorum.
Yemek pişirir misiniz? Yöresel lezzetlerle aranız nasıl?
Mutfağa girecek olursam en zor yemeği bile başarı ile pişiririm. Giderek insanın damak zevki gelişiyor. Yöresel lezzetler benim için çok kıymetli. Ege’nin sade servis edilen güzel pişmiş taze balığını ve yanında haşlanmış taze yeşillikleri hiçbir şeyle değişmem.
Bize yaşadığınız şehir İzmir’i anlatır mısınız? Sizi yaşadığınız şehre bağlayan nedir?
Ege, İzmir dünyada yaşanılacak en güzel yer. Beni Ege ’ye insanı ve denizinin mavisi bağlıyor. İzmir’ in dünyadaki şehirler arasında da layık olduğu yeri almasını isterim.
Zaman ayırdığınız için teşekkür eder, güzel bir hafta sonu dilerim.
Röportaj: Nurhan Demirel

0 yorum: